Tilki ve Üzüm
Bu masal, insanların bazen ulaşamadıkları şeylere karşı hissettikleri hayal kırıklığını ve bunu kabul etmek yerine, kendilerini ikna etmeye çalışarak diğer şeylere yönelmelerini anlatır. Tilkinin üzümü ekşi olarak değerlendirmesi, aslında birçok kişinin hayal kırıklığına uğradığında yaptığı davranışları simgeler. Gerçekten istemediğimiz bir şeyle karşılaştığımızda, bazen onu kötüleştiririz.
Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanın derinliklerinde bir tilki yaşarmış. Bu tilki, her gün ormanda dolaşırken, çeşitli meyveleri keşfeder, rahatça yemek yerdi. Bir gün, ormanın kenarına doğru ilerlerken, yüksek bir asma ağacına rastladı. Bu asma ağacının üzerinde, olgunlaşmış, sulu ve tatlı üzüm salkımları vardı.
Tilki, bu üzüm salkımlarını gördüğünde, hemen ağaca tırmanarak onları koparmak istedi. Ama ne kadar uğraştıysa da, üzüm salkımlarına ulaşmak mümkün olmuyordu. Ağaç çok yüksekti ve tilki, zayıf bacaklarıyla ağaca tırmanmaya gücü yetmiyordu.
Bir süre sonra, yorulmuş ve üzülmüş bir şekilde, tilki ağacın altına oturdu. Üzümlere ulaşamadığı için çok sinirlenmişti, ama yine de üzümleri almak için bir çözüm bulmalıydı. Kendini kandırmak için bir plan yapmaya karar verdi.
“Ne kadar yüksek olursa olsun, o üzüm salkımları hiçbir işe yaramaz. Benim onlara ihtiyacım yok,” diye mırıldandı. “Zaten çok ekşi olmalı. Onları yemeye değer mi? Evet, kesinlikle ekşidir.”
Bu düşüncelerle tilki, üzüm salkımlarından uzaklaşıp ormandaki başka meyvelere yöneldi. O andan sonra, üzümü hiç düşünmemiş gibi davranmaya başladı. Çünkü ulaşamayacağı bir şeyi istememek, ona daha rahat hissettiriyordu.
Ve işte o günden sonra, tilki ne zaman üzüm salkımlarını görse, “O üzüm, kesinlikle ekşi olmalı!” diyerek oradan geçip gitmişti.